Sevgi—Günümüzde dünyada önemli bir ihtiyaçtır

Sevgi…her dilde çok güzel bir kelimedir. Aklınıza ne getiriyor: şefkat mi, ilgi mi, sıcaklık mı, nezaket mi, anlayış mı, güvence mi veya annenizi mi? Ama kendiniz düşünün, bu güzel kelime gerçekten ne anlama geliyor? Sevilmek istiyor musunuz? Seviyor musunuz?

Tanrı sevgidir ve O'nun sevgisi yüreğinize yerleşerek sevmenize ve sevilmenize yardımcı olur. Tüm sevginin kaynağı Tanrı'dır. 1. Yuhanna 4:16 şöyle der: "Tanrı'nın bize olan sevgisini tanıdık ve buna inandık. Tanrı sevgidir. Sevgide yaşayan Tanrı'da yaşar, Tanrı da onda yaşar." Tanrı sevgidir; sevgide yaşayan Tanrı'da, Tanrı da onda yaşar." Sevgiyi Tanrı'da ve Tanrı aracılığıyla aramayan hiç kimse sevgiyi bulma ya da deneyimleme konusunda gerçek anlamda başarılı olamaz.

Sevginin karşıtlarından bazıları şunlardır: nefret, güvensizlik, bencillik ve savaş. Sevgiye ne kadar muhtaç olduğumuzu anlamak için dünyada ve pek çok ailede hakim olan koşullara bakmamız yeterlidir.

Peki ya siz? Sevildiğinizi hissediyor musunuz? Kalbinizde bir sızı, hiç şefkat, sıcaklık hissetmediğiniz için geçmeyen bir yalnızlık duygusu yaşıyor musunuz? Zaman zaman kimsenin gerçekten umursamadığını mı düşünüyorsunuz? Birbirlerini ya da çocuklarını gerçek anlamda sevmeyen ebeveynlerle mi büyüdünüz? Bu duygular, egemen tutumun "önce ben" olduğu günümüz dünyasında yaygındır. Sızlayan bir kalp, bireyin kendi bencil çıkarlarına düşkünlüğünün bir sonucudur.

Sevgi, çoğu zaman diğer kişinin zararına olacak şekilde kendi tutkusunu tatmin etmeye çalışan bedensel bir çekim değildir. Bazılarının aşk olarak adlandırabileceği bu çekim bencilliktir çünkü kendi çıkarını gözetir. Sevgi kişinin kendi onurunu ya da hazzını teşvik etmez.

Tam metin: Sevgi—Günümüzde dünyada önemli bir ihtiyaçtır

Yaşamın bize getirdiği zorluklar Tanrı'nın bizi sevmediğinin bir göstergesi değildir. Tanrı zaman zaman bizim iyiliğimiz için zorluklar yaşamamıza izin verir. Gerçek sevgiye sahip bir ebeveyn çocuğuna her zaman istediğini vermez, aksine çocuğun yararı için onu kısıtlar.

Sevgi özverilidir. Gerçek sevgi başkalarının iyiliğini ister. Sevgi sıcaktır, anlayışlıdır, naziktir. Eğer gerçekten seviyorsak, yakınımızdakilerin şimdiki ve gelecekteki esenliğini önemseriz. Sevgi dolu bir koca ve baba karısına ve çocuklarına olan sevgisini gösterir. Sevgi ve esenlik ortamı sağlamak için seve seve kendini feda eder. Gerçekten seven bir eş ve anne kocasına saygı gösterir, çocuklarına da ebeveynlerine ve birbirlerine karşı saygı ve sevgi duygusu aşılayacaktır. Ailedeki herkes için seve seve bir güvenlik ve huzur ortamı sağlayacaktır. Mesih çarmıhtaki hak edilmemiş ölümüyle sevgiyi temsil etmiştir. 

Eğer sevgiye ihtiyacınız olduğunu hissediyorsanız, yani eğer kalbinizde bir boşluk varsa gerçek sevgiyi bulabilirsiniz. Bunu kendinizi Tanrı'ya vererek bulabilirsiniz. Tanrı sizi sınır tanımayan, şefkatli bir merhametle sever. Size değer verir ve yaşamın tüm sıkıntılarını sizinle paylaşmak ve size yardım etmek ister. Kendinizi yalnız hissediyor ve kimsenin gerçekten umursamadığını düşünüyorsanız, Oğlu'nu sizin için feda eden Tanrı'nın tüm yürek acınızı ve kederinizi hissettiğinden emin olabilirsiniz. En yalnız saatlerinizde ve en kasvetli günlerinizde, O'na yönelirseniz, size teselli, güç ve yön vermek için orada olacaktır.

Eğer Tanrı'ya nasıl ulaşacağınızı bilmiyorsanız, yüreğinizi O'na açın ve O sizi duyacaktır. Hiç kimseye, hatta Tanrı'ya bile güvenemeyeceğinizi hissediyorsanız, bunu O'na söyleyin. Sonra O'ndan size yolu göstermesini isteyin. 

Eğer bağışlanma ve sevgi bulma umudu olmayan bir günahkar olduğunuzu düşünüyorsanız, tüm yüreğinizle Tanrı'ya gelin, tövbe edin ve geçmiş günahlarınızı bırakın. Eğer O'na tüm yüreğinizle gelir ve sizden istediği her şeye itaat etmeye hazır olursanız, O sizin sevgi dolu Babanız olacaktır. 

Tanrı sizi bağışladığında ve kabul ettiğinde, O'nun sevgisini hissedecek ve O'nunla hiçbir şeyin elinizden alamayacağı bir ilişki kazanacaksınız. Bu ilişki ancak O'na sırtımızı dönersek bozulacaktır. 

Tanrı'nın sevgisini tanıdıkça ve kendinize olan sevginizi kaybettikçe, güvence bulacaksınız. Sevildiğinizi bilmenin verdiği güvence, başkalarını gerçekten önemsemeniz için yüreğinizi açar. Artık insanların size nasıl davrandığı konusunda bu kadar endişeli olmazsınız. Dostlarınızın ihtiyaçlarıyla ilgilendiğinizi ve sizi seven Tanrı'ya hizmet etmek için büyük bir arzu duyduğunuzu görürsünüz. Sevginiz benliğinizden uzaklaştığında, Tanrı sizi bereketleyecek ve zihninizi birçok gerçeğe açacaktır. 1. Korintliler 13. bölümdeki öğretiş bunu anlamanıza yardımcı olacaktır.

Tanrı'nın da yeryüzünde bir ailesi vardır. Sizi, O'na hizmet eden ve O'nun isteğini yerine getirenleri bulacağınız ailesine yönlendirebilir. Bu O'nun Kilisesidir. İsa şöyle demiştir: "Birbirinize sevginiz olursa, herkes bununla benim öğrencilerim olduğunuzu anlayacaktır" (Yuhanna 13:35). Bu, önemseyen, paylaşan ve düzelten gerçek sevgidir. 

Sevgi hakkında daha fazla bilgi edinmek istiyorsanız, Yuhanna Müjdesi'ni okuyabilirsiniz. Yeşaya'nın elli üçüncü bölümünü okuyarak peygamberin İsa'nın bizim için yapacağı fedakarlığı anlattığını görebilirsiniz. 91. Mezmur'daki vaatleri okuyabilirsiniz. 23. Mezmur'u ve 1. Korintliler 13. bölümü okuyabilirsiniz. Okumaya devam ederken Tanrı'nın sizi yönlendirmesine izin verin. 

Yalnızlığınıza ve mutsuzluğunuza bir son verebilirsiniz. Tanrı'nın yaşamınızın kontrolünü ele geçirmesine izin verin. İnsanoğlunun sahip olduğu en büyük bereketlerden biri olan Tanrı'nın sevgisini deneyimleyin. Tanrı sizi bereketlesin.

1. Korintliler 13:1-8, 13

“İnsanların ve meleklerin diliyle konuşsam, ama sevgim olmasa, ses çıkaran bakırdan ya da çınlayan zilden farkım kalmaz. Peygamberlikte bulunabilsem, bütün sırları bilsem, her bilgiye sahip olsam, dağları yerinden oynatacak kadar büyük imanım olsa, ama sevgim olmasa, bir hiçim. Varımı yoğumu sadaka olarak dağıtsam, bedenimi yakılmak üzere teslim etsem, ama sevgim olmasa, bunun bana hiçbir yararı olmaz.

“Sevgi sabırlıdır, sevgi şefkatlidir. Sevgi kıskanmaz, övünmez, böbürlenmez. Sevgi kaba davranmaz, kendi çıkarını aramaz, kolay kolay öfkelenmez, kötülüğün hesabını tutmaz. Sevgi haksızlığa sevinmez, gerçek olanla sevinir. Sevgi her şeye katlanır, her şeye inanır, her şeyi umut eder, her şeye dayanır.

“Sevgi asla son bulmaz. Ama peygamberlikler ortadan kalkacak, diller sona erecek, bilgi ortadan kalkacaktır.

“İşte kalıcı olan üç şey vardır: İman, umut, sevgi. Bunların en üstünü de sevgidir.”

Bizimle İletişime Geçin

Broşür Sipariş Edin

Bağışlandınız Mı?

Bağışlandınız mı? Sonsuz geleceğiniz bu ciddi sorunun yanıtına bağlıdır. Kutsal Kitap bize "Doğru kimse yok, tek kişi bile yok" (Romalılar 3:10) der. Aynı bölümün 23. ayeti şöyle der: "Çünkü herkes günah işledi ve Tanrı'nın yüceliğinden yoksun kaldı." Günahın sonuçlarından kurtulmak istiyorsak Tanrı'nın bağışlamasını elde etmeliyiz. Bir gün Rab'bin yargısıyla karşılaşacağız. "Çünkü bedende yaşarken gerek iyi gerek kötü, yaptıklarımızın karşılığını almak için hepimiz Mesih'in yargı kürsüsü önüne çıkmak zorundayız" (2. Korintliler 5:10).

Sonsuzlukla karşı karşıyayız ve bu da bağışlanıp bağışlanmadığımızı bilmemizi zorunlu kılıyor. Eğer bağışlanırsak, cennete kabul edileceğiz. Eğer bağışlanmazsak, şeytan ve melekleriyle birlikte sonsuza dek cehenneme mahkûm edileceğiz. "“İnsanoğlu kendi görkemi içinde bütün melekleriyle birlikte gelince, görkemli tahtına oturacak. Ulusların hepsi O'nun önünde toplanacak, O da koyunları keçilerden ayıran bir çoban gibi, insanları birbirinden ayıracak. Koyunları sağına, keçileri soluna alacak. O zaman Kral, sağındaki kişilere, ‘Sizler, Babam'ın kutsadıkları, gelin!’ diyecek. ‘Dünya kurulduğundan beri sizin için hazırlanmış olan egemenliği miras alın!" (Matta 25:31-34). "Sonra solundakilere şöyle diyecek: ‘Ey lanetliler, çekilin önümden! İblis'le melekleri için hazırlanmış sönmez ateşe gidin!" (41. ayet).

Mesih’in Kanı Sayesinde Bağışlanma

Peki ruhlarımızı kurtarmak için ne yapabiliriz? Kendimizi kurtaramayız, ama Tanrı'nın bizim için hazırladığı planı kabul edebiliriz. Mesih gelmeden önce Tanrı'nın, halkı olan İsrailliler'e ne gösterdiğini düşünmek bu planı anlamamıza yardımcı olacaktır. Tanrı onlara hayvan kurban etmelerini söyledi. Kurban edilen kuzular, günahları için kanını akıtarak tüm insanları kurtaracak olan, Tanrı'nın kusursuz Kuzusu İsa Mesih'e işaret ediyordu. Kan akıtılması insanların günahın ciddiyetini anlamalarına da yardımcı oldu. Efesliler 1:7 şöyle der: "Mesih'in kanı aracılığıyla Mesih'te kurtuluşa, suçlarımızın bağışlanmasına kavuştuk."

"Biliyorsunuz ki, atalarınızdan kalma boş yaşayışınızdan altın ya da gümüş gibi geçici şeylerle değil, kusursuz ve lekesiz kuzuyu andıran Mesih'in değerli kanının fidyesiyle kurtuldunuz" (1. Petrus 1:18-19). Bağışlanmamız Mesih'in ölümü ve insanlığın günahları için kanını dökmesi sayesinde gerçekleşir (İbraniler 9:22).

Tam metin: Bağışlandınız Mı?

Günahlarımız yüzünden sonsuz ölüme layık olduğumuzu unutmayalım. Ancak O'nun bize olan sevgisi ve merhameti nedeniyle İsa bizim yerimize öldü, böylece bağışlanabiliriz ve günahlarımız affedilebilir.

Bağışlamamak Esaret Getirir

Mesih'in lütufkâr bağışlayıcılığını deneyimlediğimizde esenliğe kavuşuruz. Bu esenliği korumak için başkalarını bağışlamak gerekir. Mesih Matta 6:14-15'te bize şöyle der: "Başkalarının suçlarını bağışlarsanız, göksel Babanız da sizin suçlarınızı bağışlar. Ama siz başkalarının suçlarını bağışlamazsanız, Babanız da sizin suçlarınızı bağışlamaz."

İsa bağışlamamanın tehlikeleri hakkında net bir öğretiş verir: "Şöyle ki, Göklerin Egemenliği, köleleriyle hesaplaşmak isteyen bir krala benzer. Kral hesap görmeye başladığında kendisine, borcu on bin talantı bulan bir köle getirildi. Kölenin ödeme gücü olmadığından efendisi onun, karısının, çocuklarının ve bütün malının satılıp borcun ödenmesini buyurdu. Köle yere kapanıp efendisine, ‘Ne olur, sabret! Bütün borcumu ödeyeceğim’ dedi. Efendisi köleye acıdı, borcunu bağışlayıp onu salıverdi. “Ama köle çıkıp gitti, kendisine yüz dinar borcu olan başka bir köleye rastladı. Onu yakalayıp, ‘Borcunu öde’ diyerek boğazına sarıldı. Bu köle yüzüstü yere kapandı, ‘Ne olur, sabret! Borcumu ödeyeceğim’ diye yalvardı. Ama ilk köle bunu reddetti. Gitti, borcunu ödeyinceye dek adamı zindana kapattı. Öteki köleler, olanları görünce çok üzüldüler. Efendilerine gidip bütün olup bitenleri anlattılar. “Bunun üzerine efendisi köleyi yanına çağırdı. ‘Ey kötü köle!’ dedi. ‘Bana yalvardığın için bütün borcunu bağışladım. Benim sana acıdığım gibi, senin de köle arkadaşına acıman gerekmez miydi?’ Bu öfkeyle efendisi, bütün borcunu ödeyinceye dek onu işkencecilere teslim etti. “Eğer her biriniz kardeşini gönülden bağışlamazsa, göksel Babam da size öyle davranacaktır." (Matta 18:23-35).

Birinden nefret etmek, küsmek veya kin beslemek birçok olumsuz etkiye neden olur. Yaşamında bu tür tutumlara izin veren kişi keyifsiz ve huysuz olur. Sağlığı da ilişkileri gibi zarar görür.

Başkalarını bağışlamadığımızda, bu ruhlarımızda, insanlar tarafından köleleştirilmeye ya da bir madde bağımlılığına benzetilebilecek bir esarete yol açar. Çoğu zaman bu bağışlamama bizi içten dışa doğru ele geçiren bir acılığa neden olur. Keder, öfke ve çekişmeye mahkûm eder; sevinç, sevgi ve paydaşlığı dışarıda bırakır. Bu acılık, skor tutmaya ve algılanan ya da gerçek olan yanlışlar için intikam almaya çalışan gururlu bir ruhun sonucudur. Kırgın duygularımızı bırakmayı reddedersek, sonunda bizi kontrol edeceklerdir. Tanrı'nın önünde günahın esareti altında olduğumuz gibi, onların da esareti altında oluruz.

Karşılıksız Bağışlama

İsa başkalarını bağışlamamızın tek yolunun, O'nun bizi bağışladığı şekilde bağışlamak olduğunu öğretmiştir. Bağışlamayı bize karşı işlenen suçun niteliğine ya da ağırlığına, suç sayısına ya da suçlunun karakterine göre koşullandırmamalıyız. Tanrı'nın bize merhamet ettiği gibi biz de koşulsuz merhamet göstermeliyiz. Kendimizi alçaltıp başkalarını bağışladığımızda, Tanrı da kendi hatalarımız ve günahlarımız için bağışlanma istememizin yolunu açar. Tanrı kendisine alçakgönüllü ve tövbekâr bir ruhla gelen herkesi tamamen bağışlar.

Kutsal Ruh'u izledikçe gerçeği bileceğiz ve gerçek bizi özgür kılacaktır. (Yuhanna 8:32). 36. ayet şöyle der: "Bunun için, Oğul sizi özgür kılarsa, gerçekten özgür olursunuz."

"Bugün O'nun sesini duyarsanız, yüreklerinizi nasırlaştırmayın" (İbraniler 3:15). Matta 11:28'de İsa, "Bana gelin... Size esenlik vereyim" demiştir. Bu öğretileri izledikçe bağışlanacağız ve başkalarını da bağışlayabileceğiz.

Tanrı’ya Gelmek

Şimdi soru şu: Tanrı'ya nasıl ulaşacağız? Yanıt Kutsal Kitap'tadır. "Beni gönderen Baba bir kimseyi bana çekmedikçe, o kimse bana gelemez" (Yuhanna 6:44). Tanrı, Kutsal Ruh'u aracılığıyla bize günahkâr olduğumuzu ve bir Kurtarıcı'ya ihtiyacımız olduğunu bildirir. Bazen Tanrı'nın çağrısını tam olarak anlayamayız. Yüreğimizde boşluk veya yalnızlık gibi bir duygu fark etmeye başlayabiliriz; bir şeye ihtiyaç duyarız, doğru olmadığımızı hissederiz, kaybolduğumuza inanırız.

Ruhumuzdaki bu huzursuzluğun farkına vardığımızda, yüreğimizi yönlendirmesi için Tanrı'ya açmamız gerekir. Günah yükü çok ağırlaşacak ve yüreğimiz geçmiş günahlı yaşamımızdan dolayı pişmanlık duyacaktır. Tanrı yaşamımızı gerçek bir tövbeyle O'na teslim etmemizi ister. Tanrı bizim kırık ve pişman yüreğimiz ile O'nun isteğini tam olarak yerine getirmeye hazır olduğumuzu gördüğünde, geçmiş günahlı yaşamımızı bağışlar ve biz de bağışlanıp esenliğe kavuşuruz. (Mezmur 34:18; Mezmur 51:16-17). Ah, şimdi ne kadar mutluyuz ve Mesih'in yüreğimizde yaptıklarını başkalarıyla paylaşmak istiyoruz!

Bu sadece düşünsel bir şey ya da kişinin zihninin değişmesi değildir. Bizi yeni bir yaşama dönüştüren Kutsal Ruh'un yürekte yaptığı bir iştir. Kutsal Ruh'un bu gücü sayesinde Tanrı'ya güvenecek imana sahip oluruz, böylece kendi isteğimizi bir kenara bırakıp başkalarını bağışlayabiliriz. 2. Korintliler 5:17 şöyle der: "Bir kimse Mesih'teyse, yeni yaratıktır; eski şeyler geçmiş, her şey yeni olmuştur."

Kutsal Kitap'ın bağışlama yöntemi çok güzeldir. İsa'nın kurban edilişine güvenen bir iman, Tanrı'ya ve O'nun isteğine tam bir bağlılıkla birleştiğinde, yüreğimizdeki suçluluk duygusunu ortadan kaldırır. Günahlarımız İsa Mesih'in dökülen kanıyla tamamen örtülür. Tanrı'nın bağışlaması suçlarımızı ve acılarımızı ortadan kaldırır. Geçmişe sünger çeker ve günahlarımızı unutur: "Çünkü suçlarını bağışlayacağım, Günahlarını artık anmayacağım" (İbraniler 8:12). Tanrı günahlarımızı bağışladığında ve biz de birbirimizi bağışladığımızda harika bir özgürlüğü deneyimleyebiliriz. Siz de bunu yüreğinizde ve yaşamınızda deneyimleyebilirsiniz. Bugün Rab'be gelin!

Bizimle İletişime Geçin

Broşür Sipariş Edin

Doğru Seçim Yapmak İçin Bir Meydan Okuma

Hayat insanı birçok kez seçim yapma noktasına getirir. Hatta, seçimler her gün yapılır. Bazı seçimler üzerinde çok az düşünülerek yapılırken, bazı seçimler çok fazla düşünce ve karar gerektirir. Önemli olduğu düşünülen seçimler çok daha büyük bir özenle yapılır. O zaman size sorumuz şu: Sizin için önemli olan nedir?

Tanrı insanı yarattığında ona seçim yapma ayrıcalığını vermiştir. Bu sorumluluktan ya da seçimlerimizin sonuçlarından kaçamayız, çünkü birçoğunun sonsuza dek sürecek sonuçları olacaktır. Kutsal Kitap'taki birkaç kişinin yaptığı seçimlere bakalım. Bazıları iyiydi, bazıları ise o kadar iyi değildi. Bir Tanrı adamı olan Musa, “Bir süre için günahın sefasını sürmektense, Tanrı'nın halkıyla birlikte baskı görmeyi yeğledi.” (İbraniler 11:25). Bu yaşamdan sonra kendisine verilecek olan armağana odaklandı. Hristiyan imanlıların topluluğunu seçmek gerçekten de akıllıca bir seçimdir.

Tufandan önce "İlahi varlıklar insan kızlarının güzelliğini görünce beğendikleriyle evlendiler.” (Yaratılış 6:2). Yıkımlarıyla sonuçlanan nefsi seçimler yaptılar.

Tam metin: Doğru Seçim Yapmak İçin Bir Meydan Okuma

"Lut kendine Şeria Ovası'nın tümünü seçerek doğuya doğru göçtü ... Sodom'a yakın bir yere çadır kurdu." (Yaratılış 13:11-12). Oradaki tarlalar verimliydi ve kendisi de parasal açıdan bereketlenmişti ama Sodom yok edildiğinde hepsini kaybetti.

Yusuf, genç bir adam olarak ahlaki açıdan saf ve dürüst olmayı seçti ve Mısır krallığında en yüksek mertebelere layık görüldü (Yaratılış 41:41).

Tanrı’nın hizmetkarı olan Yeşu, İsrail halkına şöyle meydan okudu, "Kime kulluk edeceğinize bugün karar verin" (Yeşu 24:15). Şöyle devam etti "Ben ve ev halkım RAB'be kulluk edeceğiz."

Halk, “RAB'bi bırakıp başka ilahlara kulluk etmek bizden uzak olsun!” diye karşılık verdi. Rab'den korktukları ve O'na sadakatle hizmet ettikleri süre boyunca bereketlendiler.

İlyas peygamberin zamanındaki insanlar Rab'bin kendileri için yaptığı güçlü işleri unutmuşlardı ve birçoğu puta (Baal) tapınmaya başlamıştı, bu da Rab'bi çok öfkelendirmişti. Rab, sonsuz gücünü göstermek için bu kritik zamanda İlyas'ı en olağanüstü şekilde kullandı. Karmel Dağı'nda İlyas gökten ateş çağırarak hazırladığı sununun yanmasını sağladı ve böylece Tanrı'nın gerçekten Tanrı olduğunu kanıtladı. İnsanlara, “Daha ne zamana kadar böyle iki taraf arasında dalgalanacaksınız?” dedi, “Eğer RAB Tanrı'ysa, O'nu izleyin; yok eğer Baal Tanrı'ysa, onun ardınca gidin.” Halk olanları görünce yüzüstü yere kapandı. “RAB Tanrı'dır, RAB Tanrı'dır!” dediler. " (1. Krallar 18).

Babil ülkesinde genç bir tutsak olan Daniel, yüreğinde kralın payına düşen etle ya da içtiği şarapla kendini kirletmemeyi tasarladı (seçti). (Daniel 1:8). Sonuç olarak o ve aynı şekilde onurlu bir seçim yapan üç arkadaşı Tanrı'nın ve kralın gözüne girdiler. Bu seçimi yapmış olmasalardı, Daniel'in aslan çukurundaki ve üç adamın kızgın fırındaki örnekleri Kutsal Kitap'ta var olmayacaktı.

İsa bize iki oğlu olan bir babayla ilgili bir benzetme vermişti. Oğullardan biri mirasını alıp uzak bir ülkeye (günaha) gitmeyi seçti. Bu iyi bir seçim değildi. Sahip olduğu her şeyi harcadıktan sonra ne kadar büyük bir hata yaptığını anladı. Alçakgönüllülükle babasının evine dönmeyi seçti. Ne kadar bereket dolu bir kavuşma olmuştur bu! (Luka 15:11-32).

Rabbimiz İsa yakalandı ve Pilatus'un huzuruna çıkarıldı. Yahudiler, “Bu adamı salıverirsen, Sezar'ın dostu değilsin!” diye bağrıştılar. Pilatus içinde bulunduğu durumu düşündü. Sezar'ı (dünyayı) ve önünde duran yüceliğin Rab'bini düşündü. Seçimini yaptı ve İsa'yı çarmıha gerilmek üzere teslim etti. (Yuhanna 19).

Zevklerle dolu dünyayı seçmek yıkımla sonuçlanacaktır (2. Petrus 3:10-11).

Dünyanın gidişatına uymak yerine Tanrı'nın çocuklarıyla birlikte hareket etmeye karar vermek iyi ve akıllıca bir seçim olur. Mesih'in yol arkadaşımız olması, yaşamın tüm kararlarında bize rehberlik edecek bilge bir danışmanın huzurunda olmamızı sağlar.

Sevgili okuyucu dostum, İsa'yı takip etmeyi seçtin mi? O senin için bu dünyadaki herkesten daha değerli veya daha yakın mı? O'nun yollarını kendi yolların olarak kabul ettin mi, yaşamını O'na teslim ettin mi ve tüm günahlarını itiraf edip tövbe ettin mi? O'nun Sözü senin için değerli mi, diğer tüm kitaplardan daha tatlı mı? Odanda, evinde ya da başka bir yerde, meditasyon ve dua ile Rabbinle iletişim kurduğun özel bir yer seçtin mi? Eğer sen O’na aitsen ve O da sana aitse, bereket bolluğundasın demektir. Bu cennetin bir ön tadımıdır ve her gün doğru bir şekilde seçmek sonsuz mutluluğa yol açacaktır.

Bizimle İletişime Geçin

Broşür Sipariş Edin